"Eğer bir insanın başkasına secde etmesini emretseydim, kadının, kocasına secde etmesini emrederdim" anlamındaki hadis hakkında hayli soru geliyor. Kur'an'a aykırı olduğu ya da kadını tahkir ettiği gerekçesiyle uydurma olduğunu söyleyenlerden alıntılar eşliğinde bu hadisin durumunun ne olduğu soruluyor.
Öncelikle belirtelim ki, bir rivayetin sahih olup olmadığını, bizatihi o rivayetten hareketle ortaya koymak gerekir. Meseleyi kendi önyargılarımızın, peşin kabullerimizin ya da yaygın anlayışın/hakim söylemin boyunduruğu altına sokmaya çalışmak, kendi heva ve heveslerimizi hadisin, dolayısıyla Efendimiz (s.a.v)'in rehberliğinin önüne geçirmek anlamına gelecektir
. Kur'an'a aykırılık vb. söylemlerin de bu bağlamda bizim heva ve hevesimizi tahkim etmekten başka bir fonksiyonu olmayacaktır.
Kur'an'a neyin uygun ve neyin aykırı olduğunu sağlıklı bir şekilde tesbit edebilmek için öncelikle sağlıklı bir
Kur'an anlayışının ortaya konulmuş olması gerekir. Ben Kur'an'ı "bana göre"li bir şekilde tarif edersem, herhangi bir meseleyi "Kur'an'a götürün" derken "benim Kur'an anlayışıma getirin" demiş olurum.
Ulemamızın yüzlerce yıldır Kur'an'a aykırı görmediği bir kısım hadislerin ahir zamanda Kur'an'a aykırı olduğu gerekçesiyle reddedilmesi tam da bu "el çabukluğu"nun göstergesidir!...
Maksada gelecek olursak, evet, Efendimiz (s.a.v)'den çeşitli bağlamlarda nakledilmiş birçok rivayetin ortak noktasını teşkil eden bu cümleye "uydurma" demek mümkün değildir. Tesbit edebildiğim kadarıyla konu hakkında 10 ayrı sahabînin naklettiği 10'dan fazla rivayet mevcuttur. Kısaca zikredecek olursak:
Ebû Hureyre (r.a)'den: "Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Şayet bir kimsenin başka bir kimseye secde etmesini emretseydim, kadına, kocasına secde etmesini emrederdim."[2]
Aynı sahabîden, bağlamın da zikredildiği daha uzun bir rivayet şöyle gelmiştir: "Resulullah (s.a.v), Ensar'dan birinin bostanına/bahçesine girdi. Resulullah (s.a.v) kendilerine yaklaşınca orada bulunan ve tepinen iki azgın deve, O'nun önünde çöküp boyunlarını yere koydular. Orada bulunanlar "Size secde ediyorlar (ey Allah'ın Resulü)" dedi. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Kimsenin kimseye secde etmesi uygun değildir. Eğer bir kimsenin başkasına secde etmesi uygun bir davranış olsaydı, Allah'ın kocaya verdiği hakkın büyüklüğü sebebiyle kadına, kocasına secde etmesini emrederdim."[3]
Söz konusu hadis hakkında ulaşabildiğim bilgiler böyle. Bu hadisin rivayet tariklerinden bir kısmı sahih, bir kısmı hasen, bir kısmı ise zayıftır. Dolayısıyla sened itibariyle bu hadisin uydurma olduğunu söylemek mümkün değil.
Metne gelince, burada Efendimiz (s.a.v)'in, kocanın eşi üzerindeki hakkı konusunda mübalağalı bir ifade kullanarak konunun hassasiyetine dikkat çektiğini söylememiz gerekiyor. Efendimiz (s.a.v)'in bu tarz başka sözleri de mevcuttur. "Kur'an'ı teganni ile okumayan bizden değildir"[7] veya "Bize silah çeken bizden değildir"[8] hadisleri örnek olarak gösterilebilir. Burada söz konusu fiiller kişiyi dinden çıkarmadığı halde böyle buyurulmuş olması meselenin hassasiyetini ortaya koymak içindir. Dolayısıyla bu gibi rivayetlerde Kur'an'a aykırılık bulmayanların, sadedinde bulunduğumuz rivayet hakkında da aynı tavrı göstermesi beklenir.
Bitirmeden bu hadisin, kocalara, eşlerine zulmetme hakkı vermediğinin, buradan böyle bir neticeye gitmenin "istismar"dan başka bir anlamı olmayacağının altını kalın çizgilerle çizmiş olalım. Merak etmemek elde değil, istismara meydan vermeme gerekçesiyle hadisi feda edenler, ilgili ayet 4/en-Nisâ, 34. konusunda da aynı şekilde mi davranacaklar acaba?!..