29.11.2008

Karkade


Hibiskus, Hibiküs, Hibiscus sabdariffa Karabamya Afrika Bamyası
Familyası: Ebegümecigiller, Malvengewaechse, Malvaceae
Drugları: Hibiskus Çiçekleri: Hibisci flos

Hibiskus’un aslında çiçeklerinin kupa yaprakları ve dış kupa yaprakları çay ve natürel ilaç yapımında kullanılır. Taç yaprakları ise kullanılmaz.


Giriş:
Eskiden hibiskus türleri ile bamya türleri birlikte zikredilir iken günümüzde ebegümecigillerin bir alt türevi olan bu iki tür ayrı alt gruplara ayrılmıştır. Bu nedenle hibiskus Türkiye’de karabamya veya Afrika bamyası diye anıla gelmiştir.

Almanya’da ise çok meşhur bir Yazarın (M. P.) Hibiskus’san bahsederken yanlışlıkla Japon Çiçeğinin fotoğraflarını yayınlamış ve onun botanik yapısından bahsetmiş ve bir diğer önemli yazar ise hibiskus yerine bamya’dan bahsetmesi nedeniyle zihinleri karıştırmışlardır.
Doğrusu bende önceleri çok yanılmış ve yanlışlıkla başka bitkilerin fotoğraflarını çekmiştim. Ağustos 95’de Üniversitenin botanik bahçede gezerken tesadüfen Hibiskus’u görüp altındaki Latince tabelayı okuyunca doğrusu çok şaşırdım. Fakat sonunda yüzbeyüz emin olarak gönül rahatlığı ile bu bitkiden de bahsetme cesaretini kendimde buldum.
Botanik:
Genellikle bir yıllık bir bitki olup boyu 2 metreye kadar ulaşan, çok çatalı otsu bir bitkidir Yaprakları gövdeye oturmuş ğç parça ortadaki parçası uzunca ucu sivri dil şeklinde kenarları kertikli koyu yeşil renklidir.
Çiçekleri beyaz veya hafif pembemsi beyaz geniş kalp şeklinde göbeğe doğru koyu vişneçürüğü rengini alan taç yaprakları beş adet olup ve de ortada bir demet sarı tozluğu bulunur.
Taç yaprağını kavrayan kupa yaprakları açık veya koyu vişneçürüğümsü yeşil renkte olup üzeri tüylü, kalın etli bir yapıya sahiptir ve de bunu etrafını çeviren ayrıca 8-12 adet daha ince, küçük dış kupa yaprakları mevcuttur.
Çay ve natürel ilaç yapımında bu kupa yaprağı ile dış kupa yaprağı kullanılır diğer kısımları kullanılmaz.
Yetiştirilmesi:
Eskiden vatanı Sudan olan bu bitki günümüzde hemen hemen tropik ve subtropik ülkelerde yetişmekte ve hatta Almanya gibi iklimi ılıman olan ülkelerde bile yetişmektedir. Türkiye’nin hemen her bölgesinde yetiştirilebileceği kanaatindeyim.
Hasat zamanı:
Çiçekleri solduktan sonra kupa yaprakları tekrar kapanır ve kurumaya başlar bu zaman toplanır ve kurutulduktan sonra nemde uzak bir yerde porselen kaplarda muhafaza edilir.

Birleşiminde:
Geniş bilgi: Şifalı Bitkiler ve Alternatif Tıp isimli kitabımızda mevcuttur.
Kullanılması: a-) Üniversite kliniklerinde tedavi denemeleri ve araştırmalar yapılmamıştır. Bu nedenle bugünkü bilgilere göre 2. sınıf bir şifalı bitkidir. Hibiskus yerine göre daha etkili olan başka bitkiler kullanılmalıdır örneğin:
Pekliğe karşı Ravent-, Keten-, Sinameki-, Nane-, Akdiken-, veya Gökçek İksiri daha etkilidir.
b-) Komisyon E’nin Alman sağlık bakanlığına bağlı olarak çalışan Komisyon E’nin 01.02.1990 tarih ve 22a nolu monografi bildirisine göre hibiskusun tatlandırıcı, renk verici ve hoş koku verici olarak kullanılabileceği açıklanmıştır.
c-) Afrika’da halk arasında müshil yapıcı ve renk verici olarak kullanılır. Ayrıca çok az oranda iştah açıcı ve iltihapları önleyici özeliği olduğu ileri sürülmektedir. Fakat Afrika’da asıl hararete karşı serinletici olarak kullanılmaktadır.
Çay: Bir kahve kaşığı ince kıyılmış, kurutulmuş hibiskus kupa yaprağı demliğe konur ve üzerine 300-400 ml kaynar su doldurulduktan sonra 5-10 dakika demlemeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.

Yan tesiri: Bilinen bir yan tesiri yoktur. Alıntı

27.11.2008

Zilhicce'nin On Günü; Leyali-İ Aşere

Kur’an-ı Kerim’de Fecr Suresi’nin başında, “On geceye yemin olsun ki…” ifadeleriyle bahsedilen bu on gecenin ne muazzam bir hazine olduğunu ne yazık ki hakkıyla bilemiyoruz. Bazı kaynaklarda bu on gecenin Ramazan’ın son on günü veya Muharrem’in onuncu gününe (Aşure Gününe) kadar olan on gün olduğu kayıtlı olsa da genel görüş ve kabul, bu mübarek on günün Zilhicce ayının ilk on günü olduğudur. Yani her senenin Kurban Bayramından önceki ilk dokuz günü ve Kurban bayramı günü olmak üzere tam “on gün”

Zilhicce, umumi af ve bağışlanma ayıdır

Kamerî ayların 12’ncisi olan Zilhicce ayı, İslâm’ın beş esasından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği umumi af ve bağışlanma ayıdır. İşte bu mübarek ayın yukarıda da ifade ettiğimiz birinden onuna kadar olan zaman dilimi “leyâli-i aşere”, yani on mübarek gecedir. Onuncu gün Kurban Bayramı’nın ilk günüdür.

İşte bu günlerin kıymetini anlatan Sevgili Peygamberimizin (s.a.v.) muhteşem müjdesi:

Allah'a ibadet edilecek günler içinde Zilhicce'nin ilk on gününden daha sevimli günler yoktur. O günlerde tutulan her günün orucu bir senelik oruca, her gecesinde kılınan namazlar da Kadir Gecesine denktir.” (Tirmizi: Savm, 52; İbn Mace: Sıyam, 39)

Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin
Yine Efendimizden (s.a.v.) harika bir teşvik cümlesi:
Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kıymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi, tahmidi, tehlili ve tekbiri çok söyleyin!” (Abd b. Humeyd, Müsned, 1/257)
Tesbih, sübhanallah; tahmid, elhamdülillah; tehlil, lâilâheillâllah; tekbir ise Allahu ekber demektir. Tesbih, tahmid ve tekbirin namazın çekirdekleri hükmünde olduğunu düşünürsek, bugünlerde nafile namazları arttırmanın ne kadar büyük sevap olduğunu anlayabiliriz.

Arefenin yeri başkadır

Bugünlerde oruç tutup, gündüzünü ve gecelerini de ibadetle geçirmek hem affa, hem de büyük sevaplar elde etmeye vesile olur.

Bu on gün içinde Arefe gününün yeri ise bambaşkadır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Arefe günü tutulan oruç hakkında şöyle buyurmaktadır:

“Arefe günü tutulan oruç, geçmiş bir senenin ve gelecek senenin günahlarına keffaret olur.”

(Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 457)

Hz. Ebu Bekir’in oğlu Abdurrahman, Arefe günü kardeşi Hz. Aişe’nin (r.a.) huzuruna girdi. Hz. Aişe oruçlu olduğu için hararetten dolayı üzerine su dökülüyordu. Abdurrahman ona:
Orucunu boz” dedi. Hz. Aişe:
“Resulullahın (s.a.v.), ‘Arefe günü oruç tutmak, kendisinden önceki senenin günahlarına keffaret olur’ dediğini işittiğim halde iftar mı edeyim?”
dedi. (Tergîb ve Terhîb Trc, 2. 458)

Bu on günü hangi ibadetlerle değerlendirmeliyiz?

Her şeyden önce her zaman ve zeminde en vazgeçilmez ibadet olan beş vakit namazı asla ihmal etmemeliyiz. Çünkü hiçbir nafile ibadet farzların yerini tutamaz. Namazlarda cemaate katılmak için gayret etmeli, daha bir dikkat ve huşu ile eda etmeliyiz. Mümkünse bugünlerde oruç tutup zamanımızı Kur’an, istiğfar, salavat, zikir ve dua ile geçirmeliyiz. Her zaman yapamayanlar bile hiç değilse bugünlerde Kuşluk, Evvabin, Teheccüd gibi namazları kılmalı, affa nail olmak için çırpınmalıdır.

Arefe günü bin İhlâs Suresi okumak çok faziletlidir. Çünkü arefe, tevhidin, azamet ve kibriyanın tam hissedilip ilan edildiği gündür. Bunun için Arefe gününün sabah namazında başlayıp bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar 23 vakit farzlardan sonra teşrik tekbirlerini getirmek vaciptir. Hatta bu tekbirleri on gün içinde müsait oldukça söylemek büyük sevaptır.

On Günlük İhyanın Püf Noktaları

- Birçok insan bugünlerin kıymetini bildiği halde günlük işlerin ve ilişkilerin içinde tam bir ihya programı yapamıyor. Ya unutuyor ya dünya işlerine zaman ayırıyor ya da tam istifade edemiyor. Bunun için şu basit, ama etkili tavsiyelere dikkat edin:

- Her yılın Kurban Bayramı öncesi 9 günü ile Kurban Bayramı gününü yani Zilhicce’nin ilk on gününü ajandanıza veya her gün gördüğünüz bir yere not edin.

Bu on gün içinde sizi meşgul edecek misafirlik, yolculuk ve yorucu işlerden uzak durun. Bu tür programları ya öne alın veya erteleyin.

- Seçici olmadan maç, dizi, haber izlemek gibi boş ve sizi ilgilendirmeyen işlere zaman ayırmaktan her zaman kaçının; bu on günde ise daha bir titiz olun.

Tamamı

25.11.2008

Sevginin Sadece Sözünü Edenlerle, Onu Yaşayanlar Arasında Ne Fark Vardır?”


Bir gün sormuşlar ermişlerden birine. “Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?

“Bakın göstereyim” demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.

Ermiş “Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz” diye bir de şart koymuş. “Peki” demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.

Bunun üzerine “Şimdi…” demiş ermiş. “Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.” Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. “Buyrun” deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan.

İşte” demiş ermiş. “Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her zaman…

21.11.2008

Evlat

Ana ve babaların çocuklarına bağışlayabilecekleri en güzel miras, günlük zamanlarından bir kaç dakikadır. (O.A. Batista)


19.11.2008

Papaya Ağacı

Mahallemizde ki bu ağacın papaya olduğunu bugün öğrendim, aslında önceden de merak edip inceleyip buraya da kaydettiğim halde ağacı tanıyamadım.



6.11.2008

Pomelo

Diğer İsimleri: Çin Greyfurdu, Shaddock, pomelo Egzotik bölgelerin kutsal olarak da nitelendirdiği pomelo. Bir turunçgil olan pomelo bitkisi iri bir greyfurt görünümünde ancak portakaldan daha tatlıDış görünüş bakımından diğer türlerden farklı değildir, 4-7 metre boylana bilen, her dem yeşil, meyve büyüklüğü 1 kg kadar çıkabilen bir türdür. Dünyada pomelo Çin greyfurdu ve Shaddock olarak da anılmaktadır. Ülkemizde büyük mağazalarda ve bazı internet sitelerinde satışı yapılmaktadır. Fiyat olarak tropik meyvelerde olduğu gibi yüksek rakamlar satışa sunulmaktadır. 8 – 12 YTL civarında satış aralığı vardır. İthal olarak ülkemize getirilmektedir.Özellikle diyet yapan bayanlar tarafından tercih edilmekte ancak ithalatı artırıldığında veya ülkemizde üretildiğinde günlük meyve tüketiminde de kullanıla bilecektir. Lezzet ve besin değerleri açısından önemli avantajlara sahiptir. Kaynak

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Blog Widget by LinkWithin