26.02.2009

Yemek Esnasında Yerine Getirilmesi Gereken Edep Kuralları 1

Sağ Elle Yiyip İçmek
Yemeyi sağ elle yiyip içmek, sofrada uyulması gereken temel görgü kurallarındadır. Çünkü Peygamber Efendimiz, yemeğin sağ elle yenmesini çeşitli hadislerinde dile getirmiştir. Bu hadislerden birinde Ebû Seleme'nin oğlu Ömer, bu konuyla ilgili olarak Resûlullah'la beraberken başından geçen bir olayı şöyle anlatır:
"Resûlullah'ın (s.a.v.) terbiyesinde bir çocuktum. Yemekte elim, tabağın her tarafında dolaşıyordu. Resûlullah (s.a.v.) beni uyararak:
"Evlâdım! Besmele çek, sağ elinle ve önünden ye!"
Ben artık o günden sonra hep böyle yedim."

(Buhârî, Et'ime 2, 3, Müslim, Eşribe 108, (2022); Muvattâ, Sıfatu'n-Nebî 32 (2, 934); Ebû Dâvud, Et'ime 20 (3777); Tirmizî, Et'ime 47 (1858)).


Resûlullah (s.a.v.) Hz. Ömer'in oğlu Abdullah'tan gelen bir hadiste de sol elle yemeyi yasaklayarak şöyle buyurmaktadır:
"Sizden kimse sakın sol eliyle yiyip içmesin. Çünkü şeytan soluyla yer içer."
Müslim, Eşribe 106, (2020); Muvatta, Sıfatu'n-Nebî 5, (2, 922, 923); Ebû Dâvud, Et'ime 20, (3776); Tirmizî, Et'ime 9, (1801)



Yasağın gerekçesi, şeytanın sol elle yemek yiyor olmasıdır.
Peki, şeytanın yiyip içerken sol elini kullanması, neden insan için bir yasak sebebi olsun ve onu da sol elle yemekten alıkoysun? Soru üzerinde dikkatlice düşündüğümüzde sorunun cevabının yine aynı soruda gizli/üstü kapalı olarak bulunduğunu görüyoruz: Çünkü "şeytan sol eliyle yer içer." Bu gerçeği, hadisteki yasakla birlikte değerlendirdiğimizde hadisin bize şöyle dediğini anlıyoruz:
a)Yiyip içerken sol eliniz kullanmayın ki, bu hareketinizde şeytana benzemiş olmayasınız.
b)Sol elinizle yiyip içerseniz, şeytan da sizin (sol) elinizi kullanarak sizinle aynı sofradan yiyecek ve böylelikle beslenip kuvvetlenecektir. Nitekim bir hadiste Resûlullah (s.a.v.) besmele çekmeden yemeğe uzanan bir adamla bir kız çocuğunu, ellerini tutarak yemekten alıkoyduğu ve şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki, şeytanın eli, kız çocuğunun eliyle beraber avucumdaydı."

(Müslim, Eşribe 102 (2017); Ebû Dâvud, Et'ime 15 (3766); Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 382, 397).



Bu hadis, şeytanın beslenmek için insanları da kullandığını, onların sofralarına ortak olduğunu haber vermektedir. Şeytanın aynı sofradan beslenebilmesinin temel şart; insanın, yemeğe besmele çekmeden başlayıp, besmele çekmeden bitirmesi ve yiyip içerken sol elini kullanmasıdır. Bu şartların tam olarak bulunduğu bir sofradan şeytan da insanla birlikte doymuş, beslenmiş, güçlenmiş olarak kalkmaktadır. Dolayısıyla sol elinizle yiyip içerek azılı düşmanınız olan şeytanınızı kendi ellerinizle besleyip güçlendirmeyin. Sonra o güçlü düşmanınızın onun hile ve tuzaklarına karşı koyamaz, nihayetinde çok acı bir mağlûbiyet (Allah korusun, âhiret azabı) gelir sizi bulur.

Hadisi bir de bu yönden yani sol elle yemenin yol açacağı dünyevî-uhrevî zararları bakımından okumak ve değerlendirmek gerekmektedir. Kanaatimizce böyle bir okuyuş, hadisin maksat ve ruhuna daha yakın ve uygun olacaktır. Müslüman bireyler, sağ elle yeme hususunda ellerinden gelen çaba ve gayreti göstermeleri zorunludur. Bu çabanın, şeytan düşmanını zayıf ve bitkin bırakmak suretiyle ona karşı yürütülen bir savaş ve cihad olduğu unutulmamalıdır.

Alıntı


24.02.2009

Bergamot

Ortalama 4 m boyunda bir ağaç olan bergamotun asıl vatanı batı Hindistan’dır. Yaprakları uzun ve koyu yeşil, çiçekleri beyaz ve küçük, meyveleri küre veya armut biçiminde, 5-7 cm çapında etli kısmı ekşi lezzetli, kabuk kısmı limon sarısı rengindedir. Eskiden Antalya bölgesinde geniş çapta yetiştirilmekteydi. Zamanla bu bölgede Bergamotun yerini diğer turunçgiller aldı. Bununla beraber halen Antalya civarında bu tür az miktarda bulunmakta ve meyvelerinden reçel yapılmaktadır. Bergamot esansının sanayideki önemi sebebiyle yer yer tekrar yetiştirilmeye başlanmıştır.




Kullanıldığı yerler

Meyve kabukları sıkılarak bergamot esansı elde edilir. Yeşilimsi sari renkli, hoş kokulu ve acı lezzetli bir sıvıdır. Parfümeri (ıtriyat) sanayiinde kullanılmaktadır. Usaresinden kalsiyum sitrat ve sitrik asit elde edilir. Koku vermesi için bazen çaylara da karıştırılır. Ayrıca çeşitli yörelerimizde reçeli yapılarak kisin yenilir. Alıntı




23.02.2009

Evlilik Ağacı


Bir akşam oturup, ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de, boşanmayı istememekle beraber, işlerin böyle gitmeyeceğinin farkındaydılar.

Erkek, “Aklıma bir fikir geldi” dedi. “Bahçeye bir ağaç dikelim ve eğer bu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım. Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim. Bu süre içinde de ayrı ayrı odalarda kalalım.”

Bu ilginç fikir hanımının da hoşuna gitti. Ertesi gün gidip bir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler.

Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karşılaştılar. Her ikisinin de elinde içi su dolu birer bidon vardı.


Sevgi Öyküleri

Selim Gündüzalp

13.02.2009

Çocuklarımıza Kimleri Örnek/Model Olarak Sunuyoruz?


Çocuğun eğitiminde önemli etkenlerden biri de ona örnek / model olacak kimselerin doğru bir şekilde sunulmasıdır. Aslında her insan, birilerini kendisine örnek alır ve örnek aldığı kimseye özenir, onun gibi olmak ister.
Çocuklar için de ilk ve en etkin örnek anne babalardır. Onların söz ve davranışlarıyla çocuklarına sunacakları örneklik son derece önemlidir. Bu yüzden aile en etkin okuldur. Bu okulun kahramanları, tüm aile bireyleridir. Ardından çocuklara, doğru kişi yahut kişileri örnek olarak sunmak gerekir. Günümüzde iletişim organları ile insanlığa yanlış örnekler / yıldızlar model diye sunulmaktadır. Kendilerine hayrı olmayan insanlar, yalnızca terlemeden kazandıkları dünyalıkları ve yaşadıkları çılgın hayatlarıyla, gençlerimize model olarak sunulmaktadır. Onları örnek alanlar, yahut insanlığa star diye sunanlar, onların hayatlarına hiç bakmamaktadırlar. Burada Kur'ân'ın insanlığa sunduğu kahramanların önemi ortaya çıkmaktadır. Peygamberler başta olmak üzere, Kur'ân kahramanlarının doğru bir şekilde çocuklarımıza tanıtılması ve çocuklarımızın o güzel insanlara özenmelerinin sağlanması oldukça önemlidir.
Bu konuda Kur'ân-ı Kerim şunları söyler:"Andolsun Allâh'ın Elçisinde sizin için Allah'a ve âhiret gününe kavuşmaya inanan ve Allâh'ı çok anan kimseler için, uyulacak en güzel bir örnek vardır."(5) "İbrâhim'de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir örnek var-dır…"(6)"Andolsun, Yûsuf ve kardeşlerin(in kıssaların)da, soranlar için ibretler var-dır."(7)

Aslında kılınan her namazda okunan salavât dualarında, Hz. Muhammed ve Hz. İbrahim peygamberler, aileleri ile birlikte anılarak onların örnekliğine vurgu yapılmaktadır. Tabi namaz kılanlar, namazda dua ile andıkları bu peygamber ailelerine ne kadar benziyorlar, sorusunu sormak gerekiyor. Bu soruya sağlıklı bir cevap için de, onların ne kadar tanındığına bakmak yeterli olacaktır. Kur’ân’da kıssaları anlatılan peygamberlerin hepsi insanlık için izlenecek model şahsiyetlerdir. Sözgelimi Hz. Âdem'in hatasından vazgeçip tövbeye sığınması, Hz. Nuh'un küfre ve şirke olan şiddeti, Hz. Eyyub'un sabrı, Hz. Davud'un yumuşak kalpliliği, Hz. Yakub'un ümitvarlığı, Hz. Yusuf'un iffet ve güzelliği, Hz. Musa'nın azim ve kararlılığı, Hz. İsa'nın şefkat ve merhameti, Hz. Muhammed'in şahsında toplanan tüm gü-zellikler… Bu güzelliklerle bezenmiş çok yönlü insanlar, insanlığın yıldızları olarak onlara öncülük etmeye devam etmektedirler. Bunun yanında yine Kur'ân'da tevhid mücadeleleri ve hayat hikâyeleri anlatılan Kur'ân kahramanları insanlığa ışık saçmaya devam etmektedir. Sözgelimi Ashab-ı Kehf gençlerinin inkârcı ata ve toplumlarına baş kaldırışı, Hz. Âsiye'nin kocası Firavun'a baş kaldırışı, Hz. Meryem'in kirli toplumda kadın başına iffet abidesi olması gibi…

Prof. Dr. Ali Akpınar

12.02.2009

Cumanız Hayırlı Olsun

Cuma, müminlerin bayramıdır. Cuma günü yapılan ibadetlere iki kat sevap verilir. Bugün işlenen günahlar da iki kat yazılır. Bilhassa Cuma gününü, günahlardan kaçarak ibadetle geçirmeye çalışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyruldu ki:
(Cuma günü günah islemeden selametle geçerse, diğer günler de selametle geçer.) [Imam-i Gazali]
(Cumadan faziletli bayram yoktur ve o günkü iki rekât namaz, Cuma günü dışındaki bin rekâttan efdaldir.) [Deylemi]

(Cuma, fakirlerin haccıdır ve müminlerin bayramıdır ve gök ehlinin bayramıdır ve Cennette de bayram günüdür. Günlerin en iyisi, en şereflisi Cumadır.) [Ey Ogul Ilmihali]

(Cuma günü iyiliklerin hazinesidir ve güzel şeylerin menbaidir.) [Ey Ogul Ilmihali]

(Cuma günü geldiği için sevinen bir mümine, kıyamete kadar her gün, o kadar sevap verilir ki, adedini Allahu Teala bilir.) [Ey Ogul Ilmihali]

(Cuma günü veya gecesi Duhan suresini okuyana Cennette bir köşk ihsan edilir.) [Taberani]

(Cuma gecesi Kehf suresi okuyan, Kıyamette, yerden göğe kadar bir nurla aydınlanır. İki Cuma arasında işlediği günahlar da af olur.) [Tergib]

(Cuma gecesi iki rekât namaz kılıp, her rekatta bir Fatiha, bir Ayet-el Kürsi, 15 Ihlas okuyup selam verdikten sonra bana bin salavat okuyan, beni rüyada görür.) [Sir’a]

(Cuma günü sabah namazından önce, üç kere Estagfirullah elazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh okuyanin, kendinin ve anasının ve babasının bütün günahları af olur.) [Tergib-üs-salat] (Kul haklarini ve kazaya kalan farzları ödemek ve haramlardan vazgeçmek sarttir.)

(Allahu Teala, bugünden itibaren kıyamete kadar size Cumayı farz kildi. Adil veya zalim bir imam, başkan zamanında küçümseyerek veya inkâr ederek Cumayı terk edenin iki yakası bir araya gelmesin! Böyle bir kimse tövbe etmezse, onun namazı, zekâtı, haccı, orucu ve hiçbir ibadeti kabul olmaz.) [Ibni Mace]

(Cuma namazı kılmak; köle, kadın, çocuk, hasta hariç, her Müslüman farzdır.) [Ebu Davud, Hâkim]

(Bir Müslüman, Cuma günü gusül abdesti alıp, Cuma namazına giderse, bir haftalık günahları af olur ve her adimi için sevap verilir.) [Riyadun-nasihin]
(Özürsüz üç Cumayı kılmayanın kalbi mühürlenir, yani iyilik yapamaz olur.) [Hâkim]

(Cuma namazı kılmayanın kalbi mühürlenir, gafil olur.) [Müslim]

(Cuma namazı yolunda ayakları tozlanana Cehennem ateşi haramdır.) [Tirmizi]

(Cuma namazından sonra, yedi defa ihlâs ve muavvizeteyn okuyanı, Allahu Teala, bir hafta, kazadan, beladan, kötü islerden korur.) [Ibni Sünni]
[Ihlas, Kul hüvallahü ehaddir. Muavvizeteyn, kul euzülerdir.]

Bir hadis-i şerifte, (Cuma günlerinde bir an vardır ki, müminin o anda ettiği dua red olmaz) buyruldu. Bazıları, bu an, ikindi ile aksam ezanları arasındadır, dedi. (Riyadun-nasihin)

Kur'an-i kerimde Cuma gününü bildiren ayet-i kerimeyi getirince, Cebrail aleyhisselam dedi ki, ya Muhammed “aleyhissalatü vesselam”! Musa aleyhisselamın ümmeti eğer Cuma gününün kıymetini bilselerdi buzağıya tapmaktan, Yahudi olmaktan kurtulurlardı. Isa aleyhisselamın ümmeti de bilselerdi Hıristiyan olmaktan korunurlardı. (Ey Ogul Ilmihali)

Cuma Bayramı
(Günlerin en kıymetlisi Cumadır. Cuma günü, bayram günlerinden ve aşure gününden daha kıymetlidir. Cuma, dünyada ve Cennette müminlerin bayramıdır.) [Riyadun-nasihin]

(Ümmetinin bayramları içinde Cumadan daha kıymetli bayram yoktur ve o günkü iki rekat namaz, Cuma günü dışındaki bin rekattan efdaldir.) [Deylemi]

(Allah indinde günlerin seyyidi Cumadır. O, kurban ve Ramazan bayramı gününden de kıymetlidir.) [Buhari]
(Günlerin efendisi Cuma,
Ayların efendisi Muharrem,
Ağaçların efendisi sedir ağacı,
Dağların efendisi Tur-i Sina,
Habeşlilerin efendisi Bilal,
İranlıların efendisi Selman,
Sözlerin efendisi Kur’an,
Kur’anin efendisi Bakara,
Bakara Suresinin seyyidi, yani efendisi Ayet-el-Kürsi’dir.) [Deylemi]

11.02.2009

Kıssadan Hisse

Vaktiyle adamın birinin gözü ağrımış, bir Nalbant’a söylemiş, O da:
-" Ben sana bir merhem vereyim, onu ağrıyan gözüne sür, iyi olursun" demiş, merhemi gözüne sürmüş ve o adam kör olmuş!!
Kadı' ya gitmiş, nalbanttan şikâyetçi olmuş. Kadı:
-"Sen onun nalbant olduğunu biliyor muydun?" diye sormuş;
-"Evet" deyince;
-"O halde bir tazminat almaya hakkin yoktur" hükmünü vermiş.

Evet, bunlardan yani kıssalardan bir şeyler almak gerekir hisse almak gerekir
yarım hekim candan, yarım âlim de dinden, imandan edermiş... O halde dinimizi ehliyetli ve icazetli hakiki din âlimlerinden öğrenelim.

Alıntı

5.02.2009

Kakule

Kakule Zencefilgiller familyasındandır.

Anayurdu bilinmeyen, ancak Güney Hindistan ile Asya'nın sıcak ve bataklık orman alanlarında yabani olarak yetişen, çok yıllık duyarlı otsu bitkidir, iklim uygun olmadığından ülkemizde yetişmeyen kakule, 3- 5 m . boylanabilir.

Mızrak biçimli iri yapraklarının üzeri koyu yeşil olup yaprakların altı daha açık yeşil ve ipeksi görünüşlüdür.
Bitkinin sarı renkli küçük çiçekleri, ilkbaharın ortasından yaz başına kadar açar. Daha sonra bu çiçekler, içinde bitkinin koyu kırmızı-kahverengi tohumlarını taşıyan
1- 2 cm . uzunlukta, üzeri boydan boya çizgili, soluk yeşil ya da kirli beyaz renkli ve üç hücreli tohum zarfı şeklindeki meyvelere dönüşür.
Bu hücrelerde 5-7 tane tohum yer alır. Tohumlar hoş kokulu ve baharlıdır. Kakule bitkisi yüksek nemlilik oranı bulunan ve kısmen gölgelik tropik iklimi olan yerleri, bitek ve sulak toprağı sever. Döktüğü tohumlarla çoğalır ya da köklerinin bölünmesiyle çoğaltılır.

Kakule tohumları % 4'e varan oranda uçucu yağ ile terpinilasetat, sineol, limonen, sabinen ve pinen adlı maddeleri içerir. Bu tohumlar hoş kokuları nedeniyle, öğütülmeden aynen ya da öğütülüp toz haline getirilerek bazı yemek, ekmek, kurabiye, bisküvi ve turşuya katılır. Yakındoğu ülkelerinde kahveye eklenip "kakule kahvesi" yapılarak içilir. Tohumları parfüm endüstrisinde de kullanılır.


Tibbi Etkileri ve Kullanımı
Çin'de her derde devaymış gibi sıkça kullanılan kakule tohumlarının sağlığa yararlı tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle özetlenebilir:
• İştahı artırır.
• Midevidir. Sindirim sistemini uyarır. Sindirim işlemini kolaylaştırır.
• Dispepsi (sindirim yetersizliği) nedeniyle oluşan mide ve bağırsak gazlarını söktürür. Aynı nedenle oluşan karın ağrısını da geçirir.
• Baş ağrısını geçirir.
• Tükürük akışını hızlandırır.

Bu etkileri sağlamak üzere piyasada satılan kakule tohumları alınır, 1 bardak kaynar suya o anda ezilen 1 tatlı kaşığı dolusu kakule tohumu konur. 10-15 dakika süreyle demlendirilerek elde edilen infüzyon, günde üç kez birer bardak içilir. Eğer iştah açıcı ya da gaz söktürücü etkisinden yararlanılacaksa, bu infüzyon yemeklerden yarım saat önce alınmalıdır.

• Kakule tohumları ayrıca nefesin kötü kokusunu da temizler. Bunun için bir-iki kakule tohumu ağza alınıp çiğnenir.

Bunlarda İlginizi Çekebilir

Blog Widget by LinkWithin